Archive for Mart 2009

son model çözüm rehberi

31 Mart 2009 Salı § 0


*Uzun süredir kafa toparlayamama derdindeyim, yine ham bir şekilde bir yazı koyuyorum, böyle yapmadıkça yenisini yapmak için bir adım öteye gidemiyorum.

Köy dendiğinde kafamızda oluşan gün geçtikçe değişiyor sanki, o artık gitmesek de görmesek de bizim olan köy değil, zaten bunun mümkün olmayışı da ayrı konu. İki kutuplu düşünce sistemiyle köyün karşısına kenti koyduğumuz sürece orda bize ait bir köy olması gayet doğal. 

Ancak "geleneksel" kalmış bir köyden bugün bahsetmek nerdeyse imkansız, sakın burdan kentler büyük köylerdir gibi bir çıkarım olmasın, bu olsa olsa kendimizi yanıltmak olur.

Kent çözülmenin daha hızlı olduğu bir yer, köyde ise bu daha yavaştan işlemekte. İletişim teknolojilerinin ilerlemesi, ulaşılabilirliğin artması bu çözülmeyi arttırıyor, geleneksel yapı gittikçe daha hızlı çözülüyor. 

Biz ise kendimizi kente konumlandırarak, bu ilişkiyi bipolar şekilde ele alıyoruz, oysa kendimizi koyduğumuz yer tek kutup değil, bir çok kutbun ortak noktası mahiyetinde.

Burda sanki konumlanmak önemli gibi,

konum, "konmak"tan gelmekte "konmak"ta kök olarak, edilgen şekilde bir yere koyulmakla alakadar.*

biz kendimizi bir yere koyuyoruz gibi bir durum çıkabilir, ya da zaten varolduğumuz an bir şekilde bir yere koyulmuş oluyoruz, sıkıcı bir durum farkındayım.

konumlandığımız nokta, yeni perspektiflerimizi oluşturuyor. ingilizcesine baktığımızda konum-location, latince kökeni "locus"dan gelmekte, locus "place" anlamına gelmekte.

burda daha septik bir yaklaşımlar ilerleyince, "locus"un türkçe anlamlarından biri "mahal"

 mahal GülK, DK xiv mahallyerAr maHall [#Hll iz/m.] çözme yeri, durma veya konaklama yeri, konak, durak Ar Halla çözdü " hal2


"çözme yeri"nin altını çizmek lazım, bir mahale yerleşiyoruz, tahayyül edeceğimiz, ellerimizle kuracağımız bir çözüme ulaşmak için.

çözüm yanılsaması burda beliriyor ve işin eğlencesi burda çıkıyor, bir şeyleri çözme düzene sokma çabamız..

bu durumda konumlandığımız mahal hangi "yer" dir? ya bir yer midir?



**İlkokullar hakkında bir araştırma yapıyorum, hakkında konuşmak isteyenler varsa sevinebilirim. Erken cumhuriyet dönemi ilkokul yapıları, müfredatlar, bina tipolojileri vs.





53. Venedik Bienali

12 Mart 2009 Perşembe § 0











53rd Venice Biennial

The Pavilion of Turkey 2009

Artists: Banu Cennetoğlu, Ahmet Öğüt
Curator: Başak Şenova
Assistant Curator: Nazlı Gürlek
Commissioner: The Istanbul Foundation for Culture and Arts

http://venicebiennial-turkey.org/tr.html

http://www.nomad-tv.net/basak_senova.html

http://www.banucennetoglu.com/
İsimleri görünce heyecanlandım, merakla bekliyorum.

hey sen eko-mimar!

10 Mart 2009 Salı § 0













Bir ekoloji modasıdır gidiyor, öğrenci yarışmaları, buluşmalar, paneller düzenleniyor sürekli. 

İnsan bir süre sonra e noluyor diye soruyor?

Mesala, bir çok ekolojik ev projesi var, haklarında yazılmış onca kitaplar, onca yapım biçimleri teknolojiler vs.  Peki bu tip projelerde mimarın etkisi ne derecede olmaktadır.

Mimar, tasarımcı kimliğini ya da şöyle diyelim gelecek vizyonu kurma durumunu ne üzerinden oluşturur bu tip projelerde?

Bir tane ekolojik evi çözmek onu tek başına yaşatabilmek neye yarar?  Mucit-mimar mı olunur bu noktada?

Bu ev ister Erciyes'de ister Çukurova'da olsun, kentsel bir öneri getiremedikten sonra, bu teknolojik yarış kimin işine yarar ki. 

Ekoloji bir bilinç meselesidir, bu bilinç oluşturulamadıktan sonra, tekil çalışmalar anca "ne güzel de evler yapıyoruz kendimize dergilerde yayınlanır artık teker teker" dedirtir. Bir çözüm getirir mi zannetmiyorum.

İşte ekolojiyi burdan düşününce, dünyanın en çok polimer üreten şirketlerinin kendilerini aklama çalışmalarına dönüyor.  Bu konularda açılan yarışmalarda göstermelik ekolojik masturbasyonlardan öteye gidemiyor çoğu zaman.

Yeni bir meşrulaşma durumu ekolojik olmak, ekoloji krizi kendini gösterdiği yerlerde, bir vicdan meselesiyle çakışıyor ve piyasa tabi ki bu vicdanı en dibine kadar kullanıyor. 

Belki bu mimarlar şöyle düşünüyorlar, benim ekolojik evim herkesi etkileyecek ve herkes gidip ben de şundan yaptırayım diyecek, ve bu eko-mimar daha fazla para kazanacak.

Mimarın toplumdaki yeri belki dünyayı kadar kurtarmak değil ama, toplum ve mimar ilişkisindeki sorunları,  mimarı yere indirmekten geçiyor belki.

Mimarı ortadan kaldırabilecek projelerle vs. 

ps. 

1-Toparlayamadım yine tam bir dahakine artık.

2-Yeşil yapınca ekolojik oluyor bir de, belki herkes yeşil tişört giymeli.